-
1 türlü
iki türlü so oder so, auf zwei verschiedene Arten;her türlü jede(r) mögliche; jede Art von D;türlü türlü allerlei; alle Möglichen;başka türlü anders, auf andere Art und Weise;bu türlü so, ein solcher -
2 her türlü
-
3 bir
bir ein; Eins f; Artikel ein, eine; einzig (z.B. Gott); (nicht verschieden) gleich; gemeinsam (z.B. Kasse); nur allein ich, du; ein Mal; adv einmal; mal;bir ağızdan im Chor singen;bir araba eine Fuhre; fig eine Menge;bir araya zusammen;bir araya gelmek zusammenkommen;bir aşağı bir yukarı dolaşmak hin- und herspazieren;bir bakıma bei näherem Hinsehen;bir bir einer nach dem Anderen; eins nach dem Anderen;bir daha noch (ein)mal;bir de und auch; noch dazu; und da …; nun; mal nachsehen usw;bir derece (oder dereceye kadar) bis zu einem (gewissen) Grad;-i bir etmek vereinen; vereinheitlichen;bir gelmek sich ausgleichen;bir gün eines Tages;-e bir hal olmak einen Unfall haben; nicht geheuer zumute sein D; sich seltsam aufführen;bir hoş seltsam, merkwürdig;bir içim su Mädchen bildhübsch;bir iki einige; ein- zweimal;bir iki derken im Handumdrehen;bir iyi(ce) gehörig, ordentlich;1 Nisan şakası Aprilscherz m;1 Mayıs Tag m der Arbeit;bir nice eine ganze Menge;bir numaralı Nummer eins, hervorragend;bir o kadar noch einmal so viel;bir örnek uniform, unisex; einheitlich;bir şeyler, bir şeyler und so weiter, und so weiter;bir türlü ein und derselbe;bir türlü olmuyor es klappt einfach nicht;yapsam bir türlü, yapmasam bir türlü ob ich es tue oder lasse, habe ich Nachteile;bir vakit damals; (der)einst;bir varmış bir yokmuş Märchen es war einmal;bir yastığa baş koymak Mann und Frau sein;bir yerde irgendwo, gewissermassen;bir yere getirmek ansammeln, konzentrieren;bire bin katmak maßlos übertreiben;günün birinde eines schönen Tages;bir tuhaf bakıyor er sieht so seltsam herüber;gitmesiyle gelmesi bir oldu kaum war sie gegangen, als sie wieder kam -
4 başka
1. pron ander-; verschieden (-den von);başka başka unterschiedlich, verschieden;başka (bir) arzunuz? sonst noch einen Wunsch? başka bir deyişle anders gesagt, mit anderen Worten;başka biri(si) ein anderer; etwas anderes;onun başka işi yok mu? hat er denn nichts zu tun?, was mischt er sich ein?;başkaları andere (Leute);bize başka ne lazım was brauchen wir noch? başka sefer(e) ein andermal;başkası ein(e) andere(r), etwas anderes;başka türlü anders2. präp -den başka außer D;bundan başka außerdem -
5 enva
-
6 şüphe
şüphe Zweifel m (-den an D); Argwohn m;-den şüphe etmek zweifeln an D; verdächtigen A;şüphe kurdu (der) bohrende Zweifel;şüphe yok es besteht kein Zweifel;-den şüpheye düşmek zu zweifeln beginnen an D;her türlü şüphenin dışında außer jedem Zweifel -
7 başka
I adj1) andere(r, s)\başka bir arabaya çarpmak auf einen anderen Wagen aufprallen\başka birisi jemand anderes\başka fikirde olmak anderer Meinung seinbir \başkası ein anderer, eine andereyapacak \başka bir şeyim kalmadı es blieb mir nichts anderes übrig2) anders\başka türlü olmaz es geht nicht anders3) noch\başka bir arzunuz var mı? haben Sie noch einen Wunsch?\başka kimler/neler wer/was noch alles4) \başka yerde anderweitig, woanders, anderswo\başka yere asmak umhängen\başka yere koymak umstellen, umsetzen; ( yerini değiştirmek) versetzenbirini \başka yere oturtmak jdn umsetzen\başka yere taşınmak wegziehen\başka yere taşınmış olmak umgezogen [o verzogen] sein\başka yere verilmek anderweitig vergeben werdenbir kabloyu \başka yerden geçirmek ein Kabel umlegen5) (-den \başka)benden/senden/bizden \başka außer mir/dir/unsbu...den \başka bir şey değil das ist nichts anderes als...bundan \başka außerdembalıktan \başka her şeyi yerim ich esse alles außer FischII adv sonst\başka bir arzunuz var mı? haben Sie sonst noch einen Wunsch?\başka bir şey olmadı sonst ist nichts passiert\başka kimse var mıydı orada? war sonst noch jemand da?\başka başka soru( nuz) var mı? (haben Sie) sonst noch Fragen? -
8 olmak
vi1) seinolamaz! das kann nicht sein!annesi olamaz sie kann nicht seine Mutter seinannesi oluyor sie ist seine Mutterannesi oluyormuş sie soll seine Mutter seininsan sabırlı olmalı der Mensch sollte geduldig seinneredeyse burada olur er wird gleich hier seinöğleden sonra orada olmalıyım ich muss nachmittags dort seinhiçbir şey olmamış gibi als ob nichts geschehen wärene olursa olsun egal was passiertolan oldu es kam, wie es kommen mussteolan olmuş was geschehen ist, ist geschehenne oldu ki? was ist denn passiert?3) werdenbu nasıl belli oldu? wie ist das bekannt geworden?iki yıl oldu es sind zwei Jahre geworden4) ( fam) gehen, klappen, hinhauenoldu mu? hat es geklappt?olmaz! das [o es] geht nicht!başka türlü olmaz es geht nicht andersböyle olmaz so geht es nichtdaha erken olmaz früher geht's nicht5) ( olgunlaşmak) reifen, reif werdenüzümler daha olmadı die Trauben sind noch nicht reif6) ( hazır duruma gelmek)çay/kahve oldu der Tee/Kaffee ist fertigpilav oldu mu? ist der Reis fertig?7) (bir şeyi \olmak) habenparmağı tetikte \olmak den Finger am Abzug habeniştahı/parası \olmak Appetit/Geld habenrandevusu \olmak eine Verabredung haben8) ( bulunmak) sein, sich befindenburnunun dibinde \olmak sich direkt vor seiner Nase befindenimkân dâhilinde \olmak im Bereich des Möglichen liegen9) ( çocuğu) bekommenişinden \olmak seine Arbeit verlieren; s. a. olur
См. также в других словарях:
türlü — sf. 1) Çok çeşitli özellikleri olan, çeşit çeşit, muhtelif 2) is. Çeşitli sebzelerle pişirilen yemek Birleşik Sözler bin türlü bir türlü bu türlü envaitürlü … Çağatay Osmanlı Sözlük
turlu — n.m. Sexe de la femme. / Téléphone : Un coup de turlu … Dictionnaire du Français argotique et populaire
bir türlü — zf. 1) Tekrarlı kullanıldığında işin yapılmasının da yapılmamasının da aynı derecede kötü olduğunu belirten bir söz Gelsem bir türlü, gelmesem bir türlü. 2) Hiçbir biçimde, hiçbir yolla Deminki yirmi beşliği aradım, bir türlü bulamadım. S. F.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bin türlü — sf. 1) Birbirinden çok farklı, çok değişik, bin çeşit 2) zf. Birbirinden çok farklı biçimde, çok değişik biçimde Klasik şiirin yıkıldığından beri şiiri, bin kişi bin türlü tarif ediyor. Y. K. Beyatlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
bu türlü — zf. Böyle, bu biçimde Bu türlü konuşanlar, bazı güçlü kişilere yaranmak çabası içindedirler. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
bacak kadar boyu var, türlü türlü huyu var — yaşı küçük ancak herkesten farklı alışkanlıklar, huylar edinmiş anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
saçları iki türlü olmak — yaşı ilerlemiş bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
turlukt — turlùkt interj. kartojant nusakomas kliuksėjimas: Mūsų arklys kap bėga, tai tik viduriuos turlùkt turlùkt Prng … Dictionary of the Lithuanian Language
ţurluburlu — ţúrlu búrlu adv. Trimis de siveco, 10.08.2004. Sursa: Dicţionar ortografic ţurlu burlu adv. (reg.; despre părul capului) zbârlit. Trimis de blaurb, 24.03.2007. Sursa: DAR … Dicționar Român
ESHA' — Türlü türlü, günâ gûn, rengârenk … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜTEADDİD — Türlü türlü, çeşitli. Bir çok. Birden fazla … Yeni Lügat Türkçe Sözlük